21 Kasım 2011 Pazartesi

Turuncu...Sonbahar


Yakın bir zamana kadar ülkemizde dört mevsimin yaşandığını söyleyip durur, bununla da övünürdük. Dört mevsimin güzelliğini en çok Safranbolu-Amasra gezisini yaptığımız 29 Ekim tatilinde hissetmiştim. Safranbolu'dan Amasra'ya giderken geçtiğimiz yollarda gökyüzünün yeşille buluştuğu, yeşilin turuncuya geçişini adım adım görebildiğimiz manzara beni çok etkilemişti. İnsanın içini huzur dolduran ve ısıtan bir manzaraydı bu! Hele ki yolun sonunda Amasra'ya girişte denize tepeden bakarken yediğimiz kestanelerin o soğukta elimizi yakışı...tam bir kışa hazırlık manzarası idi.
Bana bu manzarayı anımsatan renk ise turuncu! Kahverengi sonbahar rengi olmak için biraz mutsuz bir renk bence, geçişi anlatan bir renk ve hala sıcak bir şeyler olduğunu anımsatan bir ton olması ile turuncju tam da sonbahar rengi!
Ne var ki artık turuncu yavaş yavaş hayatımızdan çıkıyor gibi...artık dört mevsim yaşayan bir ülke oluşumuzla övünemeyeceğiz gibi görünüyor. Eylül-Ekim aylarında hala yaz gibi hava sıcak, denize girilebiliyor, sonra birden montlar giyilerek kaloriferler yanıyor. Yani şöyle doya doya ince hırkalarla dışarıda otururken hafif ürpermek ve kahveyi yudumlamak havalarını yaşayamıyoruz.
Tüm bu sıcaktan soğuğa geçişi simgeleyen turuncu rengin sahibi havuç da sonbahar gibi bir sebze bence, isterse tatlı olur isterse tuzlu...Tatlı yaptığınızda da tadına doyum olmaz tuzlu yaptığınızda da...Benim sıkça yaptığım pratik ve lezzetli bir tarif, tam da sonbahar gibi yeşil-turuncu:)
Kabaklı Havuç Kavurması   
Malzemeler:
2 orta boy havuç
2 orta boy kabak
2 diş sarımsak
1/2 sb. dövülmüş ceviz
1/2 sb süzme yoğurt
2 yk. mayonez
tuz, z.yağı

Yapılışı: Havuç ve kabak rendenin kalın tarafı ile rendelenir ve az z.yağında iyice sularını bırakıp çekinceye kadar kavrulur. Tamamen suyu bittiğinde ise ceviz eklenerek 5 dk daha kavrulur. Ocaktan alınan sebzeler soğuyunca içine dövülmüş sarımsak, çırpılmış yoğurt ve mayonez ile tuz eklenir, iyice karıştırılır. Servis zamanına kadar buzdolabında bekletilir. Çay saatlerinde veya yemeklerde aperatif olarak lezzetli bir tarif, mutlaka deneyin.
Afiyet olsun...

9 Ekim 2011 Pazar

Karidesli Noodle Çorbası

Farklı lezzetleri denemeyi çok severim, Uzak Doğu Mutfağı'ndan sushi, noodlelar, Meksika Mutfağı'ndan fajitalar vs. vs. hepsine bayılırım, mümkün olduğunca evde de denemeye çalışırım. Ne yazık ki özellikle de Uzak Doğu lezzetleri için gerekli malzemeler ülkemizde çok yaygın değil, bulduğunuzda da fiyatları pahalı oluyor ama buna da şükür diyoruz, 3-5 yıl öncesini düşününce...Yemek anlamında da her ne kadar fiyatlar hala herkesin rahatlıkla satınalabileceği seviyeye gelmediyse de en azından istendiğinde bulunabiliyor. Umarım kısa zaman içinde herkesin alabileceği, daha sık tüketilebilecek bir fiyat seviyesine gelmiş olur yabancı mutfaklar da.
Şimdiye kadar stir-fry tarzı noodlelar yapmışlığım olsa da çorba olarak evde hiç denememiştim ama çorba formatına da bayılıyorum. O nedenle de bu defa çorba noodle yapayım dedim. Bir süre önce dondurulmuş karides almıştık BİM'den. Bir kaç farklı markette karides ve kalamar fiyatlarını araştırdım ve BİM'deki inanılmaz ucuzdu diğerlerine göre, biz de ondan aldık. Superfresh'in mahsulu...Ne var ki bu karidesler de resmen bit karides, o kadar küçük ki...Deniz mahsullerinin daha yaygın olduğu ülkelerde nefis jumbo karidesler bulunuyor, tabii ülkemizde de bu boyutta bulmak mümkündür ama onlar da ciddi pahalı oluyor. O nedenle daha irisini alıncaya kadar elimizdeki ile yetineceğiz, yapacak birşey yok:)

Malzemeler:
1/2 kabak(jülyen doğranmış)
1 kırmızı biber(iri kare şeklinde doğranmış)
1 kuru soğan(iri kare doğranmış)
1/2 havuç(jülyen doğranmış)
1 avuç kadar ince doğranmış kereviz sapı
1 ceviz büyüklüğünde ince doğranmış zencefil(varsa taze, yoksa kuru)
3-4 diş sarımsak
1lt tavuk suyu veya tavuk bulyon
1lt su
1 sb. karides
2 adet noodle
2 yk. sıvıyağ
2 yk. soya sosu

Yapılışı:
Karidesler 1lt su içerisinde haşlanır, haşlama işlemi tamamlanınca 2 adet noodle (pakette satılan hazır noodlelardan) bu suya eklenir ve noodlar da 10 dk kadar karideslerle birlikte haşlanır. Bu arada da başka bir tavaya yağı koyup soğan, sarımsak ve zencefili ekleyerek soğanlar yumuşayıncaya kadar kavuruyoruz, ardından havuç ve kırmızı biberleri ekliyoruz. En son kabakları ve kerevizleri de ekleyerek soya sosunu ilave ediyoruz. Karides ve noodleların olduğu suya varsa tavuk suyu yoksa bulyon ekledikten sonra su ile birlikte malzemeleri sebzelere ekliyoruz. Ben bulyon ve soya sosu kullandığım için tuza ihtiyaç duymadım. Bu iki malzeme de tuzlu olduğundan tadına bakıp gerekirse tuz ekleyebilirsiniz.
Hem pratik hem de lezzetli bir tarif. Ben Cuma akşamı işten geldikten sonra yapmaya karar verdim ve 20dk içinde hazırdı. Bu arada ben kerevizi özellikle çorbalarda çok severim, bu yüzden de kereviz zamanı saplarını doğrayarak buzluğa koyarım ki elimin altında bulunsun. Bu çorbada kereviz ve zencefil çorbaya inanılmaz bir aroma katıyor.

1 Ekim 2011 Cumartesi

Balık Menüsü

Balığın her türlüsüne ve her tür pişirme şekline bayılırım. Herkes gibi ben de koku nedeni ile tavada çok yapmasam da hazır pişmiş balık satan balıkçımız sayesinde kızartmadan da nasibimizi alıyoruz sezonda. Kendim pişirdiğimde ise daha çok ızgara ve fırın yöntemlerini kullanıyorum, özellikle de fırın. Patatesli, soğanlı fırında balık evde daha çok tercih edildiği için genellikle tüm balıkları bu şekilde yapıyorum. Akşam daha önce birlikte çalıştığım bir arkadaşım bize yemeğe gelecekti ve diyette olduğu için de ona sunduğum alternatiflerden balığı tercih etti. Balığı fırında patatesli, soğanlı yapınca yanında ekstra bir şey yenmiyor. Misafire de sadece balık vermemek için balığı sade yapıp yanına birkaç aperatif hazırlamayı tercih ettim ve şöyle bir menü oluştu;

Domates Çorbası 
Kağıtta Çupra
Tereyağlı Patates
Közlenmiş Patlıcan
Fırında Tereyağlı Mantar
Yeşil Salata
Dondurmalı Browni

Balıkların yapılışı bu şekliyle çok basit ve lezzetli oldu. Balığı pişirme öncesi sadece bir sosa buladım ve yağlı pişirme kağıdına teker teker sararak fırına verdim. 

Sos: 
2-3 diş sarımsak
1/2 çay bardağı zeytinyağı
1/2 limon suyu
Biberiye, defne yaprağı
Tuz

Sarımsakları ezerek limon suyu, zeytinyağı ve biberiye ile karıştırdım. Balıkların içine, üstüne fırça ile sürdüm. Balıkları yağlı kağıda yerleştirirken de her bir balığın içine ve altına olmak üzere ikişer defne yaprağı koydum. Yağlı kağıdı balıklar içindeyken iki kenarından kıvırarak fırına yerleştirdim. 180 derecede 30 dk. kadar pişirdim. Bu malzemeler 3 çupra için yeterli geldi. Yanında közleyip limon-zeytinyağı ve sarımsakla karıştırdığım közlenmiş patlıcan, haşlanıp tereyağında çevrilmiş patates ve fırında tereyağı ile pişirilmiş mantarlarla servis ettim.

Öncesinde yaptığım domates çorbası da nefisti, yaz bitmeden tekrar denemek şart.


Domates Çorbası:
4 adet olgunlaşmış domates
1 sb tel şehriye
2 yk. sıvıyağ
2 lt sıcak su
Maydanoz, tuz

Domatesleri rendeleyerek tencereye alıyoruz ve orta ateşte pişiriyoruz, benim domatesler çok sulu olduğundan 10 dk yağ eklemeden pişirdim ve suyunu biraz çektirdim, ardından sıvıyağ ekleyerek 10 dk da bu şekilde kavurdum. Sonra sıcak suyu ve tel şehriyeyi ilave ettim, şehriyeler pişince de doğradığım maydanoz ve tuzu ekleyerek altını kapattım. Nefis ve basit bir çorba oldu.
  

19 Eylül 2011 Pazartesi

Şeftalili Böğürtlenli Cup

Koskoca Ramazan geçti ve ben bir Ramazan menüsü yayınlayamadım! İftarlarımız olmadı mı, oldu, menüler hazırlamadık mı, hazırladık ama gel gelelim o kadar acele hazırlandı ve ezana son anda yetişti ki çoğunda fotoğraf dahi çekemedim.

O zamanlardan kalma bir tatlı fotoğrafı buldum dosyamda, çok lezzetli ve pratik bir tatlı. Hatta o kadar lezzetli ki yemekte çok yediği için tok olan bir arkadaşım, küçük kupta yemekte ısrar edince, kendi tatlısından sonra eşimin tatlısını da yedi:)

Yaz tamamen bitmeden denenmesi gereken bir tarif, ben de en kısa sürede tekrar farklı meyvelerle deneme yapacağım.


Şeftalili Böğürtlenli Cup

Kek:
4 büyük yumurta
3 kahve f. şeker
2 yemek k. süt
3 yemek k. kakao
3 fincan un
1 pk.kabartma tozu

Kreması:
1 kg süt
3,5 yemek k. un
1,5 sb. toz şeker
1 pk.labne peyniri

Şeftali, böğürtlen, damla çikolata, dondurma.

Bu kek tarifine bayılıyorum, hem yağsız hem de garanti bir kek. Süper kabarıyor, yumuşacık ve lezzetli! Klasik bir tiramisu keki aslında. Süngerimsi bir yapısı olduğu için süt veya kahve ile ıslattığınızda sonuç mükemmel oluyor. Neyse, reklamlardan sonra gelelim tarifine...Tarifi de çok basit, hepsini karıştırıp çırpıp hooop fırına...artık herkes biliyor önce şekerle yumurtayı çırp, sıvıları ayrı, kuruları ayrı karıştır, sonra yumurtaya ekleyince ahşap kaşıkla şöyle bir çevir vs. vs.... Ama bunları yapmasanız dahi sonuç gayet iyi olacaktır. Kek piştikten sonra keki ikiye bölerek bir parçasından kupun ağzı ile kestirerek yuvarlaklar elde ettim, diğer parçasını da ufaladım.
Kreması için ise un, şeker ve sütü karıştırarak pişiriyoruz ve altı kapatılıp ılınınca da labne peyniri ilave edip iyice karıştırıyoruz.
Kuplara sırası ile en alta kek parçaları, üstüne 1 kaşık krema ve şeftali parçaları-böğürtlen-damla çikolata, sonra tekrar 1 kaşık krema ve tekrar kek...bunu kup doluncaya kadar tekrarlıyoruz ve en üste kapak gibi kestiğimiz keki koyup dolaba kaldırıyoruz. En az 1-2 saat dolapta durması gerekiyor ki bu arada keki ıslansın, malzemelerin lezzeti birbirine geçsin. Servis sırasında kupun en üstüne 1 kaşık dondurma koydum ve üstüne çikolata serperek servis yaptım.
Farklı meyvelerle denenebilecek süper bir tarif. Önceden buzluğa kaldırdığınız kek parçaları ve hatta çok sıkıştığınızda hazır kek bile kullanabilirsiniz.

28 Temmuz 2011 Perşembe

Yazlık Yemekler

Bugün de menümüzde kolay yemekler vardı:) yazı bahane edip işten mi kaçıyorum yoksa:) köy eriştesini annem küçükken domatesle yapardı ve bayılırdım ama artık domateslerde mi tat yok, yoksa annemin yaptığı mı tatlı gelirdi bilmiyorum ama annemin yaptığı gibi olmuyor.

 Daha önceki yazımda sözünü ettiğim semizotları soğan, domates ve pirinç ile güzelce pişirildi ve afiyetle yendi.

27 Temmuz 2011 Çarşamba

 Yaz sofrası için pratik lezzetler; karışık kızartma, börülce salatası, tabbule ve buz gibi karpuzzz... 
 Semizotlu tabbule
 çıtır, taze bahçe börülcelerinden börülce salatası
 annemin yetiştirdiği ve artık benim balkonumda yerleşik olarak bulunan maydanozlar
köyden getirdiğimiz nevalelerden kalanlar... semizotları bu pozu verdikten sonra zeytinyağlı nefis bir yemek oldu, biberler de doğrandı ve buzluğa kış uykusuna yattı ki kuıın çıkıp kızarsınlar...

26 Temmuz 2011 Salı

Düştüysek Kalkarız!

Allah'a şükür düşmedik, düşmeyiz de inş.:) ama bu şarkıyı dinlediğimde hep içimde bir umut, bir "ha gayret, daha iyisi için, neden olmasın" kelimeleri doğuyor. İşler kötü olmasa bile rutinlik de insanı bunaltıyor bazen, en azından beni.

İnsanların herşey için belirli bir tatmin süresi var gibi gelir bana. Herhangi birşeyi çok isteyebilirsiniz fakat ona ulaştığınızda -eğer aynı tempoda/başarı seviyesinde/her anlamda rutinlikte- gidiyor ise bir süre sonra gözden düşer ve başlarsnız "offf, pofff, şöyle olsun, böyle olsun" demeye. Bu insanoğlunun tatminsizliği ile alakalı sanırım. Ne var ki o durumlarda her zaman yapamasam da "olsun, en kötüsü olsa ne olur ki" şeklinde düşünürüm. Gerçekten her zaman bizden daha zor durumda olan insanlar oluyor ve en kötü olduğumuz-en kötü şeyleri yaşadığımız zaman başarının/iyinin kaçınılmaz olduğu zamandır. O durum en kötüsü ise gerçekten daha kötüsü olamayacağı için ne olursa daha iyi olacaktır. Ayrıca o ruh halinde artık insan iyice çileden çıktığı için:) "delidir ne yapsa yeridir" ruh halidir ki herşey mübahtır! 

Nereden çıktı bu yazı bilmiyorum, sahi şarkıdan, buyrun o halde;

Düştüysek Kalkarız!

Tabii tarif olmadan olmaz, herkes önce fotoğraf yayınlar tarif sonra gelir, bende tam tersi!
Dün akşam sıcaklarda ne yiyeceğimizi düşünürken bir de üstüne işten gelip yemek hazırlama derdi eklenince pratik ve hafif birşeyler yapalım dedik. Şahsen sıcakta yağlı yemek düşüncesi bile midemi kaldırmaya yetiyor. Böylece köyden getirdiğimiz tazecik malzemeleri de değerlendirme fırsatı doğdu. Taze kabaklardan ve biberlerden kızartma yaptık, bir adet de evdeki patatesten ekledik yanına, ohh mis gibi yoğurtlu....

İncecik börülcelerden börülce salatası yaptık. Börülcenin zeytinyağlısını da salatasını da çok severim. Genellikle Ege-Akdeniz taraflarında bilinen bir sebze olduğundan diğer bölgelerdeki insanlara değişik geliyor ve bilmediklerini görünce ilk başlarda bana da garip gelmişti. Börülceleri ayıklayıp yani başlarını kopartıp kırarak yıkadıktan sonra güzelce haşlıyoruz, diğer tarafta da sirke, sarımsak ve limonu karıştırıp sos hazırlıyoruz. Haşladığımız börülceleri sudan geçirip sosla karıştırdıktan sonra tuzunu da eklersek güzel bir yaz salatası hazır.

Köyden gelirken saksı içerisinde maydanoz getirmiştim, annem sağolsun balkonda bu tip şeyler yetiştirmeyi ve dalından koparıp yemeyi sevdiğimi bildiği için bir saksıya maydanoz ekmiş. Ben de onları balkonumdaki domateslerin yanına koydum. Bir avuç maydanozu koparıp ince kıydım ve tabuleme ekledim. Tabule için yarım bardak ince bulgurun üstünü geçecek kadar sıcak suda bekletip yumuşamalarını sağladım. Ardından bulgura maydanoz dahil evde ne varsa ekledim ve tabii en son bol limon, nar ekşisi ve sızma...kırmızı biber, nane, domates, salatalık, ton balığı, yeşil biber...

Hafif bir akşam yemeği hazır bile....