28 Temmuz 2011 Perşembe

Yazlık Yemekler

Bugün de menümüzde kolay yemekler vardı:) yazı bahane edip işten mi kaçıyorum yoksa:) köy eriştesini annem küçükken domatesle yapardı ve bayılırdım ama artık domateslerde mi tat yok, yoksa annemin yaptığı mı tatlı gelirdi bilmiyorum ama annemin yaptığı gibi olmuyor.

 Daha önceki yazımda sözünü ettiğim semizotları soğan, domates ve pirinç ile güzelce pişirildi ve afiyetle yendi.

27 Temmuz 2011 Çarşamba

 Yaz sofrası için pratik lezzetler; karışık kızartma, börülce salatası, tabbule ve buz gibi karpuzzz... 
 Semizotlu tabbule
 çıtır, taze bahçe börülcelerinden börülce salatası
 annemin yetiştirdiği ve artık benim balkonumda yerleşik olarak bulunan maydanozlar
köyden getirdiğimiz nevalelerden kalanlar... semizotları bu pozu verdikten sonra zeytinyağlı nefis bir yemek oldu, biberler de doğrandı ve buzluğa kış uykusuna yattı ki kuıın çıkıp kızarsınlar...

26 Temmuz 2011 Salı

Düştüysek Kalkarız!

Allah'a şükür düşmedik, düşmeyiz de inş.:) ama bu şarkıyı dinlediğimde hep içimde bir umut, bir "ha gayret, daha iyisi için, neden olmasın" kelimeleri doğuyor. İşler kötü olmasa bile rutinlik de insanı bunaltıyor bazen, en azından beni.

İnsanların herşey için belirli bir tatmin süresi var gibi gelir bana. Herhangi birşeyi çok isteyebilirsiniz fakat ona ulaştığınızda -eğer aynı tempoda/başarı seviyesinde/her anlamda rutinlikte- gidiyor ise bir süre sonra gözden düşer ve başlarsnız "offf, pofff, şöyle olsun, böyle olsun" demeye. Bu insanoğlunun tatminsizliği ile alakalı sanırım. Ne var ki o durumlarda her zaman yapamasam da "olsun, en kötüsü olsa ne olur ki" şeklinde düşünürüm. Gerçekten her zaman bizden daha zor durumda olan insanlar oluyor ve en kötü olduğumuz-en kötü şeyleri yaşadığımız zaman başarının/iyinin kaçınılmaz olduğu zamandır. O durum en kötüsü ise gerçekten daha kötüsü olamayacağı için ne olursa daha iyi olacaktır. Ayrıca o ruh halinde artık insan iyice çileden çıktığı için:) "delidir ne yapsa yeridir" ruh halidir ki herşey mübahtır! 

Nereden çıktı bu yazı bilmiyorum, sahi şarkıdan, buyrun o halde;

Düştüysek Kalkarız!

Tabii tarif olmadan olmaz, herkes önce fotoğraf yayınlar tarif sonra gelir, bende tam tersi!
Dün akşam sıcaklarda ne yiyeceğimizi düşünürken bir de üstüne işten gelip yemek hazırlama derdi eklenince pratik ve hafif birşeyler yapalım dedik. Şahsen sıcakta yağlı yemek düşüncesi bile midemi kaldırmaya yetiyor. Böylece köyden getirdiğimiz tazecik malzemeleri de değerlendirme fırsatı doğdu. Taze kabaklardan ve biberlerden kızartma yaptık, bir adet de evdeki patatesten ekledik yanına, ohh mis gibi yoğurtlu....

İncecik börülcelerden börülce salatası yaptık. Börülcenin zeytinyağlısını da salatasını da çok severim. Genellikle Ege-Akdeniz taraflarında bilinen bir sebze olduğundan diğer bölgelerdeki insanlara değişik geliyor ve bilmediklerini görünce ilk başlarda bana da garip gelmişti. Börülceleri ayıklayıp yani başlarını kopartıp kırarak yıkadıktan sonra güzelce haşlıyoruz, diğer tarafta da sirke, sarımsak ve limonu karıştırıp sos hazırlıyoruz. Haşladığımız börülceleri sudan geçirip sosla karıştırdıktan sonra tuzunu da eklersek güzel bir yaz salatası hazır.

Köyden gelirken saksı içerisinde maydanoz getirmiştim, annem sağolsun balkonda bu tip şeyler yetiştirmeyi ve dalından koparıp yemeyi sevdiğimi bildiği için bir saksıya maydanoz ekmiş. Ben de onları balkonumdaki domateslerin yanına koydum. Bir avuç maydanozu koparıp ince kıydım ve tabuleme ekledim. Tabule için yarım bardak ince bulgurun üstünü geçecek kadar sıcak suda bekletip yumuşamalarını sağladım. Ardından bulgura maydanoz dahil evde ne varsa ekledim ve tabii en son bol limon, nar ekşisi ve sızma...kırmızı biber, nane, domates, salatalık, ton balığı, yeşil biber...

Hafif bir akşam yemeği hazır bile....

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Bir Pazartesi Daha...

Sendromluk bir pazartesi daha başlıyor! Haftaya kötü başladığımda hiçbir iş yapmak istemiyorum, kimi zaman ise hafta başlıyor ve nasıl bittiğini anlamıyorum. Umarım bu hafta da hızlı geçer ama şimdilik gayet yavaş:((